Tiroit ve Beslenme İlişkisi

Endokrin yani hormon salgılayan bir bez olan tiroit bezi, organizmadaki birçok süreci de kontrol eder. Büyüme ve gelişme, bilişsel işlevler ve enerji metabolizmasının düzenlenmesi tiroit hormonunun görev aldığı metabolik süreçlerin başında gelir.



Tiroit bezi veya tiroit hormonu işlevlerindeki sorunlar, birçok hastalığın gelişmesine yol açabilmektedir. Hipertiroidizm (tiroit hormonu üretiminde artış) ve hipotiroidizm (yetersiz tiroit hormonu üretimi) yaygın görülen iki sorun olup, tiroit bezinin bazı sebeplerden dolayı normalden büyük olması sonucu ortaya çıkan guatr, tiroit kanseri, tiroit nodülleri ve tiroditis (tiroit bezinin inflamasyonu) de görülebilmektedir. Haşimato hastalığı ise bireyin bağışıklık sisteminin tiroit bezine karşı antikor üretmesi sonucu ortaya çıkabilen otoimmun bir hastalıktır.

Hipotiroidi yani tiroit hormonu üretiminin azalması, yorgunluk, vücut ağırlığında artış, saç dökülmesi, unutkanlık ve hatta depresyona yol açabilirken, aksi yani hipertiroidi ise aşırı sinirlilik, uykusuzluk, besin alımında artış ancak buna rağmen vücut ağırlığında kayıp, taşikardi yani kalp çarpıntısına yol açabilmektedir. Tiroid hastalıkları, ilk başta hayati derecede önemli sorunlara sebep olmazken, eşlik edebilecek şişmanlık veya zayıflık, kalp çarpıntısı, unutkanlık veya depresyon sonucu bireyin yaşam kalitesinde düşüşlere neden olabilmektedir.

boza

Sağlık verilerine göre ülkemizde her 100 kişiden 40’ında tiroit sorunu 30’unda ise guatr görülmektedir. Genetik etmenler, iyot yetersizliği veya lahana gibi guatrojen adı verilen ve iyotu bağlayarak vücutta kullanımına engel olan sebzelerin çok sık tüketilmesi tiroit hastalıklarına yol açabilmektedir. Örneğin Doğu Karadeniz Bölgesi’nde guatr görülme sıklığının yüksek olmasının, karalahana tüketimi ile ilişkili olduğu bildirilmiştir. Ülkemizde tüketimi yaygın olmamakla birlikte soya proteini tüketimi de tiroit sorunlarına yol açabilmektedir.

Diyetle iyot alımı, tiroit bezi işlevlerini doğrudan etkileyebilmektedir. Başta guatr olmak üzere ülkemizdeki iyot yetersizliğine bağlı tiroit sorunlarının önlenebilmesi için; 1998 yılından günümüze sofra tuzuna 25-40 mg/kg oranında potasyum iyodat eklenerek, tuz iyot bakımından zorunlu olarak zenginleştirilmektedir. Bu doğrultuda günde 5 gram iyotlu tuz tüketimi ve haftada 2 kez balık tüketimi ile yeterli miktarda iyot alınabilmektedir. İyotlu tuz, pişirme yani ısıl işleme maruz kaldığında iyot kayıpları oluşabilmektedir, bu nedenle iyotlu tuzun yemeklere piştikten sonra eklenmesi önerilmektedir.

Yeterli iyot alımına ek olarak, dengeli beslenerek tiroit hastalıklarına yakalanma riskini azaltabilir veya tiroit sorunları ile baş edebilirsiniz.
 

I. Yeterli ve Dengeli Beslenin

Metabolik süreçlerin sürdürülebilmesi, ideal vücut ağırlığının korunması, kronik hastalıklarım önlenmesi için temel şart; yeterli ve dengeli beslenmektir. Besin gruplarını dengeli tüketerek, tiroit hormonunu üretimi ve salınımı için gerekli iyot, selenyum gibi minerallerin yeter düzeyde alınması sağlanır. Yeterli ve dengeli beslenmeye ek günde en az 2 litre (8-10 bardak) su tüketimi, sindirim ve dolaşım işlevlerini düzenleyerek tiroit bezi işlevlerini desteklemektedir.
 

II. Balık yemeyi ihmal etmeyin

Balık, deniz ürünleri, keten tohumu ve ceviz gibi besinler omega-3 yağ asitlerinin kaynağıdır. Balık ve deni ürünleri tiroit hormonunun yapısına katılan, iyot ve selenyumun bir arada bulunduğu en iyi kaynaktır. Omega-3 yağ asitleri, tiroit işlevlerinde sorun olan bireylerde ortaya çıkabilen kalp damar ve şeker hastalığından korunmada etkili olabilmektedir. Haftada 2 kez tercihen yağlı balık tüketimi, hem iyot hem selenyum hem de omega-3 yağ asitlerinin alımına katkı sağlar.
 

III. Yeterli düzeyde posa alın

Besinlerin ince barsaklarda sindirilmeyen bölümü diyet posasını oluşturur. Yeterli ve dengeli beslenerek günde 25-30g posa alınması önerilmektedir. Meyve, sebze, kurubaklagil ve tam tahıllara beslenme düzeninde yer verilerek yeterli posa alınabilir. Yeterli posa alımı, tiroit işlevlerinin sürdürülmesi veya tiroit sorunlarına eşlik edebilen kalp-damar veya şeker hastalıklarından korunmada oldukça önemlidir.

Sahur Yapmadan Oruç Tutmak Mümkün Mü?

9 ay önce

Sahur Yapmadan Oruç Tutmak Mümkün Mü?

Okumak için tıklayınız!

Günün Sağlık Bilgisi: Chia tohumu bir efsaneden mi ibaret?

8 ay önce

Günün Sağlık Bilgisi: Chia tohumu bir efsaneden mi ibaret?

Okumak için tıklayınız!

Mikro Besinler Sağlığımız Üzerinde Ne Kadar Etkili?

bir ay önce

Mikro Besinler Sağlığımız Üzerinde Ne Kadar Etkili?

Okumak için tıklayınız!

Kahve Bağırsakların Dostu mu Düşmanı mı?

8 ay önce

Kahve Bağırsakların Dostu mu Düşmanı mı?

Okumak için tıklayınız!

Popüler Düşük Karbonhidratlı Diyetler Arasındaki Farklar Nelerdir?

3 ay önce

Popüler Düşük Karbonhidratlı Diyetler Arasındaki Farklar Nelerdir?

Okumak için tıklayınız!

Yaz Sıcaklarında Sağlığınızı Korumanın Yolları

3 ay önce

Yaz Sıcaklarında Sağlığınızı Korumanın Yolları

Okumak için tıklayınız!

İLETİŞİM FORMU

Yıldız (*) ile işaretli alanların doldurulması zorunludur.

Lütfen doğrulamayı işaretleyiniz.
İletişim Adresi
Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı
Kısıklı Mah. Ferah Cad. No:2/4 Üsküdar/İstanbul
+90 216 524 1548
info@sabriulkervakfi.org
Lütfen bekleyiniz...

Formunuz Başarıyla Bize Ulaştı!

Bizimle İletişime geçtiğiniz için teşekkür ederiz.

BÜLTEN ÜYELİĞİ

Yıldız (*) ile işaretli alanların doldurulması zorunludur.

Lütfen doğrulamayı işaretleyiniz.
Lütfen doğrulamayı işaretleyiniz.
Lütfen bekleyiniz...

Formunuz Başarıyla Bize Ulaştı!